Çek kullanımı ile ilgili bilinmesi gereken unsurlar
ÇEK KULLANIMI İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKEN UNSURLAR
Ekonomik ilişkilerin git gide gelişmesiyle birlikte bankacılık sektörü de bu gelişmeye paralel bir büyüme göstermiştir. Ülkelerin diğer ülkelerle ticari bütünleşmeye doğru gitmesive ülke içi ticari ilişkilerin daha da gelişmesi gibi bir çok sebep, piyasada dönen paraların büyük meblağlara ulaşması sonucunu doğurmuştur.
Tabii olarak, bu kadar büyük nakit paraya hükmetmek ve güvenilir bir şekilde dolaşımını sağlamak çözülmesi gereken bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.
İşte bu soruna karşı geliştirilen çözümlerden biri olan çek, ilk olarak 19. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Zaten çek kelimesi de İngilizce ‘ to check’ kelimesinden gelmektedir; hemen hemen bütün dillerde de aynı şekilde telaffuz edilmektedir.Fransa’da ise çek ilk defa 1855 tarihinde bir kanunla kabul edilmiş, Almanya’da yasal düzenlemeye kavuşması ise 1908’i bulmuştur.
Çeki; kayıtsız ve şartsız bir bedelin ödenmesi için havaleyi içeren ve belirli şekil şartlarını taşıyan kıymetli evrak niteliğindeki bir kambiyo senedi şeklinde tanımlayabiliriz.
Ülkemizde ise çekin yasal çerçeveye oturması için 1926 yılını beklemek gerekmiştir. 1957 tarihli ve halen yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu çeke ilişkin kapsamlı bir düzenleme getirmiş ve nihayet 1985 tarihli Çek Yasası, bu yasanın -özellikle çek hamilinin korunması yönünden-tamamlayıcısı olmuştur.
Örneğin bir bono ya da poliçe alacaklısının haklarını korumak için özel bir yasa bulunmamasına rağmen çek için niçin böyle özel bir yasaya ihtiyaç duyulduğu akla gelebilir. Bu sorunun kısaca iki cevabı vardır:
- Halkın çek kullanımını güvenli ve pratik bulması,
- Devletin çek kullanımını para dolaşımını organize etmek amacıyla prensip olarak desteklemesi.
Bu cevapları çekin gerek ticari ve gerekse günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline getiren kolaylık ve faydalara bağlarsak:
1-) Enflasyonist ortamın da yardımıyla banknot hacmi aşırı artmıştır. Buna bağlı olarak para sayma ve taşıma sorunu çek kullanımıyla ortadan kalkmaktadır.
2-) Paranın sahte olma sorunu ortadan kalkmaktadır.
3-) Çek, ciro yoluyla kolayca tedavüle (dolaşıma) çıkabilmektedir.
4-) Ödeme aracı olmasının yanında aynı zamanda da ödemeyi belgeleyen kağıt (makbuz) mahiyeti taşımaktadır.
5-) Ekonomik faaliyetlerin bankalar aracılığıyla mümkün olduğu kadar kapalı devrede izlenebilmesi açısından devlet tarafından çek kullanımı teşvik edilmektedir. Hatta bu yüzden diğer kambiyo senetlerinde mevcut binde 6 oranındaki damga vergisinden çekler muaf tutulmuştur.
6-) Güvenlik (paranın çalınması) sorunu en aza inmektedir.
7-) Mali ve ticari istihbarat yönünden çeklerle ilgili verilerin Merkez Bankası’nda toplanıp kullanıcılara aktarılmasıyla ticari hayatın dürüstçe işlemesine katkıda bulunulmaktadır.
8- ) Piyasada atıl duran para, bankalar sistemine çekilerek fon yaratılmakta ve ekonomik hayatın canlanmasına katkı sağlanılmaktadır.
İşte çoğumuzun kullandığı, kullanmasa da işimiz dolayısıyla karşılaştığı çeklerle ilgili en çok ortaya çıkan bazı sorunların çözümleri -daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir düşüncesiyle- yer yer bonolarla karşılaştırmalı olarak, teorik tartışmalardan uzak basit bir tarzda ve soru-cevap şeklinde aktarılmaya çalışılmıştır. Bu küçük çalışmanın amacı, uygulayıcılara ve konuya ilgi duyanlara pratik bilgiler vererek kafalara takılan bazı sorulara cevap bulmuş olmaktır.
Bu kısa açıklamadan sonra sorulara geçelim.
1-) Çekin unsurları nelerdir?
– ‘Çek’ kelimesi ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille yazılmış ise o dilde ‘çek’ karşılığı olan kelime,
– Kayıtsız ve şartsız olarak belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi,
– Ödeyecek kimsenin (muhatap-banka) adı(ünvanı),
– Ödeme yeri,
– Keşide günü ve keşide yeri,
– Çeki keşide edenin (keşidecinin) ismi-ünvanı ve imzası.
Esasen, bilindiği üzere çekler bankalar tarafından bastırılıp müşteriye verilmektedir. Bu itibarla banka tarafından basım sırasında çekin unsurlarından birinin yazılmamış olması zayıf bir ihtimaldir. Keşidecinin doldurması gerekenler; bedel, keşide yeri, keşide günü ve imzadan ibarettir.
Bonoda ise durum farklıdır: Matbu (basılı) metinleri kullanma mecburiyeti olmayıp, zorunlu unsurları taşıması kaydıyla herhangi bir kağıda bono metninin yazılması mümkündür. Başka bir anlatımla çeke nazaran, bono tanzim eden bir borçlunun hata yapma ihtimali daha fazladır.
2-) Çekin bonoya göre en önemli farkı nedir?
Bonoda borçlunun, belli bir meblağı belli bir vadede ödeme taahhüdü vardır. Aynı zamanda bonoda üçlü değil, ikili bir ilişki vardır: Tanzim eden (borçlu) ve alacaklı.
Halbuki, çekte üçlü bir ilişki vardır: Keşide eden (borçlu), muhatap (banka) ve çek lehdarı (alacaklı). Başka bir anlatımla, çeki keşide eden borçlu, banka nezdinde mevcut parasının lehdara ödenmesini istemektedir. İşte bu yüzden, bono metninin son kelimesi ‘ödeyeceğim’ diye bittiği halde, çek metnindeki son kelime ‘ödeyiniz’ diye biter.
Ayrıca, hamiline bono tanzimi mümkün olmadığı halde çekte böyle bir mecburiyet yoktur. Bonoda alacaklının ünvanının tam olarak yazılmış olması gereklidir. Buna karşılık çekte ünvan tam olarak yazılmamış olsa dahi ‘hamiline’ hükmünde olduğu için çekin geçerliliği etkilenmez.
3-) Çekin konusu paradan başka bir şey olabilir mi?
Çekin meblağının paradan başka bir şey olması mümkün değildir. Örneğin, paraya çevrilebilir bile olsa ‘100 milyonluk hazine bonosu’, ‘devlet tahvili’ ya da ‘hisse senedi’ olamaz.
4-) Çekle işleyen hesap vadeli olabilir mi?
Çekin bankaya ibrazında derhal ödenmesi mecburiyeti vardır. Bu yüzden çekle işleyen hesabın vadesiz olması zorunludur.
5-) Çekin elle imzalanması şart mıdır?
İmza yerine mühür, kaşe ya da benzeri aletler kullanılarak çekin keşidesi mümkün değildir. Parmak basmak suretiyle de çek keşidesi mümkün değildir. Kısaca, imzanın elle atılmış olması şarttır. Aynı hükümler ciro yapılırken atılan imza için de geçerlidir.
6-) Çekin taşıması gereken unsurlardan birinin noksan olması halinde durum nedir?
Bir senedin ‘çek’ sayılabilmesi için zorunlu unsurları taşıması şarttır. Bu unsurlardan birini veya bir kaçını taşımayan senet çek sayılmaz. Bir senedin çek olma niteliğini kaybetmesi, çeke dayalı alacağın tahsili usulünde farklılık yaratır. Çek niteliğini taşıyan senetle derhal takibe geçilebildiği halde, çek vasfını taşımayan bir belgeye istinaden yapılan icra takibinin usulü daha zordur. Aynı zamanda çekin karşılıksız çıkması bir takım cezai müeyyidelere bağlanmış olduğu halde, çek vasfını taşımayan bir belgeden dolayı keşidecinin cezalandırılması imkansızdır. Bu itibarla, bir çekin kanuni unsurları taşıyıp taşımadığı dikkatle kontrol edilmelidir.
7-) Çekte vade olur mu?
Çekte vade olmaz; ibrazında (ortaya çıktığında-görüldüğünde) ödenir. Buna aykırı kayıtlar ‘yazılmamış’ sayılır. İleri bir tarih taşıyan bazı çeklerin üzerinde ‘gününden önce ödenmez’, ‘vadesinde ödenir’, ‘gününde ödenir’ gibi ibareler olabilir. Bu ibareler hiç yazılmamış sayılır ve eğer bankada karşılığı varsa çekin ibrazında ödenir.
8 – Çekin tedavüle çıkarılmasından sonra keşideci ölür ya da medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybederse çekin geçerliliği kalır mı?
Çek tedavüle konulduktan sonra; başka bir anlatımla lehdara ya da hamile verildikten sonra artık keşidecinin durumunda meydana gelen değişiklikler çekin geçerliliğini etkilemez. İleri tarih taşıyan bir çek dahi olsa durum aynıdır. Keşidecinin medeni hakları kaybetmesine, akıl hastalığı ve akıl zayıflığı örnek olarak gösterilebilir.
9-) Ne gibi ibarelerin varlığı halinde çek, ‘çek olma’ vasfını yitirir?
Çeke yazılan bazı ibareler vardır ki bunların varlığı halinde çek vasfı kaybolur: Bir malın teslimine, bir hizmetin ifasına ya da asıl borç ilişkisine bağlanan çekler geçersizdir. Örneğin; ‘X Plakalı Ford marka arabanın teslimi halinde bu çek ödenecektir.’ ya da ‘Y adresindeki ev tapuda devir edildiğinde bu çek ödenecektir.’ şeklindeki kayıtların varlığı halinde, ‘kayıtsız ve şartsız bir meblağın ödenmesi’ prensibi ihlal edilmiş olacaktır. Bu durumda, çek vasfı kaybolmuş demektir.
Kural olarak çekte yer alan meblağın hangi alt ilişkiden doğduğu araştırılmaz. Bundan dolayı çekteki borç ‘soyut’ bir borçtur.
Bunun yanında çekte faiz kaydı olması (örn.; ‘gecikme halinde %60 faiz ödenir’), tazminat kaydı olması (örn.; ‘gecikme halinde %30 tazminat ödenecektir’) ya da keşidecinin ödememe halinde sorumlu olmayacağına dair kayıtlar ‘yazılmamış’ sayılır. Fakat çek vasfı kaybolmaz.
10-) Yabancı para üzerinden çek keşide edilir mi?
Hangi yabancı para üzerinden keşide ediliyorsa o para cinsinden döviz tevdiat hesabına ait bir çek olması kaydıyla mümkündür. Geçerli kur üzerinden karşılığı olsa dahi, örneğin TL hesaba ait bir çek Dolar cinsinden keşide edilmişse bu çekin ödenmesi mümkün değildir.
Aynı şekilde bir döviz tevdiat hesabına bağlı olarak verilmiş bulunan çekin de, TL cinsinden keşide edilmesi durumunda, yine hesabında yabancı para cinsinden karşılığı olsa dahi, ödenemez.
Kısaca, çek hangi hesaba bağlı olarak verilmişse, o hesaptaki karşılığa bağlı olarak ödenmelidir.
11-) Vekaleten çek keşide edilir mi?
Bir tüzel ya da gerçek kişiye vekaleten çek keşidesi mümkündür. Fakat bu konuda vekile, çek keşidesi konusunda özel yetki verilmiş olması şarttır. Çek kelimesi belirtilmeden ‘senet’ ya da ‘bono’ konusunda verilmiş bulunan yetki, çek keşide etme yetkisini kapsamaz. Vekaleten bir çekin keşidesi halinde, ödemede bulunacak olan muhatap bankanın, öncelikle bu yetkiyi araştırması zorunludur.
12-) Çekte ibraz süresi nedir?
Bir çek, keşide edildiği yerde ödenecekse 10 gün, keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu sürelerin hesabında başlangıç günü sayılmaz. Örneğin; ilk ihtimale göre, 20.10.1995 keşide tarihli bir çek en geç 30.10.1995 tarihinde ibraz edilmelidir.
Dikkat edilmesi gereken, ilk ihtimale göre sürenin hesabında gün esas alınmışken, ikincisinde ay esas alınmıştır. Bu durum, Şubat ayı söz konusu olduğunda özellik arzeder: 20.2.1995 keşide tarihli bir çek, keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse en geç 20.3.1995 tarihinde ibraz edilmelidir. Bu iki tarih arasında 28 gün olmasına rağmen ibraz süresinin uzatılması mümkün değildir.
İbraz süresinin son gününün hafta sonuna veya resmi tatile gelmesi durumunda ise, süre otomatik olarak uzar.
Son günün yarım günlük bir tatile gelmesi durumunda ise uzatma söz konusu değildir.
En çok karıştırılan konulardan biri de çekin ibraz süresinin lehdarın bulunduğu yere göre değişip değişmeyeceği konusudur. İlk prensip olarak bilinmesi gereken; çekin ibraz süresinin keşide edilirken belirlenmiş olduğu ve bunun hamilin bulunduğu yere veya çeki ibraz etmiş olduğu yere göre değişmesinin mümkün olmadığıdır.
Bunu bir örnek ile somutlaştıralım: Çek karnesi İnterbank İzmir Şb.’nden alınmıştır. Dolayısıyla ödeme yeri(muhatap), İzmir Şubesi’dir. Çekteki keşide yeri ise İzmir’dir.
İzmir Şubesi’nden alınan bu çek, ödenmek üzere Kadıköy Şubesi’ne ibraz edilmiş olsa ibraz süresi bir ay değil yine 10 gündür. İbrazın bir başka şehirdeki şubeye yapılmış olması, ödeme yerini değiştirmez; ancak provizyonla ödemeyi gerektirir. Kısaca, ödeme yeri(muhatap) sabittir; o da hesabın bulunduğu şubedir.
Aynı örneğe geri dönecek olursak; keşideci, İzmir Şubesi’nden aldığı bu çeki İstanbul’da keşide etmiş olsa ve bu çek, çek hesabının bulunduğu İzmir’de muhatap bankaya ibraz edilmiş olsa durum ne olacaktır? Bu durumda, çekin ibraz süresi 10 gün değil, bir aydır.
Bu çek, Kadıköy ya da Türkiye’deki herhangi bir şubeye; örneğin Ankara Şubesi’ne ibraz edilmiş olsa dahi, ibraz süresinin bir ay olduğuna şüphe yoktur.
13-) Çekin bankalarca teminata alınması mümkün müdür?
İleriki tarihli ya da vadeli çeklerin temlik cirosu ile teminata alındıkları vakidir. Esasen, çekte vadenin olmayacağı ve ileriki bir tarihi taşıyan çeki elinde bulunduranın dilediği zaman bu çeki ibraz ederek eğer karşılığı yoksa arkasını yazdırabileceğini 7. sorunun cevabında belirtmiştik. Bu durumda vadeli çek kesmenin keşideciye uygulanması muhtemel ağır müeyyideler nazara alındığında keşideci yönünden hayli riskli olduğu ortadadır.
İleriki bir tarihi taşıyan çeklerin teminata alınmasında damga resmi yönünden de şöyle bir problem ortaya çıkmaktadır: Bir ödeme aracı fonksiyonunu taşıyan çekler, binde 6’lık damga resminden muaftır. Fakat çekleri teminata alarak, onlara bono fonksiyonu kazandırılmasını, Maliye cezalı damga vergisi salmak için bir sebep olarak kabul etmekte ve damga resmi muafiyetinin bu tip çeklere uygulanamayacağını belirtmektedir.
14-) Teyidli ya da bloke kaydı taşıyan çek nedir?
Bu tip kayıtlar bulunan çeklerde, banka, çek meblağının kendisinde bulunduğunu beyan etmektedir. Dikkat edilirse banka çek bedelini ödemeyi garanti etmemektedir; çünkü çeklerde poliçelerde olduğu gibi kabul işlemi yapılamaz.
15-) Emre ya da belirli bir şahıs lehine ödenmesi şart kılınan bir çekin cirosunda nelere dikkat edilmelidir?
Çekin cirosundan kasıt, çekteki hakların bir başkasına devredilmesidir. Ciro, emrine yazılan şahsın çekin arkasını imzalaması ile yapılır. Bu imzanın elle atılmış olması gereklidir.
Bankanın ödeme yaparken ciro silsilesinin kesintisiz olmasına dikkat etmesi gereklidir. Ancak, bankanın çeki ibraz edenden başka diğer cirantaların imzalarını tahkik ve sıhhatinden emin olma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Hamiline yazılı bir çekin cirosu ise, imzalanmaksızın teslimle de mümkün olduğundan kim ibraz ederse ona ödenmesi gereklidir. Lehdarın ünvanının eksik ya da geçersiz olarak yazılması durumunda da (Örneğin; lehdarın isminin ‘Kanlıca Yoğurtları’, ‘Vefa Bozacısı’ gibi yazılması.)‘hamiline’ sayılacaktır.
Buna karşılık keşidecinin çekin ciro edilmesini yasaklaması mümkündür. ‘Emre yazılı değildir’ ya da ‘Ciro edilemez’ gibi ibareler taşıyan çeklerin ciro edilmesi mümkün değildir.
16-) Çekten cayma nedir?
Çekten cayma, çeki keşide edenin çekin lehdara ya da hamile ödenmesinden vazgeçmesini ifade eder.
Çekten caymanın geçerli olabilmesi için, caymanın ibraz süresi geçtikten sonra yapılmış olması şarttır.
Cayma beyanının ispat açısından yazılı olarak muhatap bankaya bildirilmesi gerekir. Bu beyan muhatap bankaya ulaştıktan sonra hesapta yeterli para bulunsa dahi ibraz süresinden sonra ibraz edilmiş bulunan çek lehdara ödenmeyecektir.
Eğer çekten cayma yoksa ibraz süresi geçmiş olsa dahi hesapta bulunan para, çek lehdarına ödenir. Banka, ibraz süresi geçmiş olduğundan bahisle sadece kendi iradesiyle çeki ödememezlik yapamaz.
(Örnek cayma beyanı: İnterbank A.Ş. Merkez Şb.’sine,
20.12.1995 keşide tarihli 50.000.000 TL lık çekim süresi içinde ibraz edilmemiştir. Bu sebeple çekten cayıyor ve ödenmemesini istiyorum. İsim-Adres-İmza)
17-) Keşideci çekin ödenmesini bir mahkeme kararı olmaksızın yasaklayabilir mi?
Keşideci, çekin elinden rızası olmaksızın elinden çıkmış olduğunu muhatap bankaya bildirerek çekin ödenmesini bir mahkeme kararı olmaksızın yasaklayabilir. Rızası olmadan elden çıkma; çalınma, gasp ve kaybetmeyi ifade eder.
Fakat burada dikkati çeken nokta şudur: Bu hak sadece keşideciye aittir; hamile değil. Bir başka anlatımla, ciro yoluyla dolaşıma çıkan bir çekin çalınması halinde hamil çekin ödenmesini yasaklayamaz.
Bu tip bir yasaklama için mahkeme kararı gerekli olmadığı gibi, karakolda tutulan zabıt vs. gibi belgeler de aranmayacaktır. Yasa, ödeme yasağı için keşidecinin soyut beyanını yeterli görmüştür.
(Örnek metin: Banka A.Ş. Kadıköy Şb.’ne,
Keşidecisi bulunduğum 17835312-1677 hesap numaralı 1.1.1996 tarihli, hamiline keşide edilmiş 10,000,000 TL lık 1188990033 seri numaralı çekim çalınmıştır. Sözü edilen çekin ödenmesini yasaklıyorum. Saygılarımla, İsim-adres-imza )
18-) Sahte ya da tahrif edilmiş bir çekin ödenmesi durumunda bankanın bir sorumluluğu olur mu?
Bir çekin üzerinde tahrifat yapılarak meblağının değiştirilmesi mümkündür. Çekte silinti ve kazıntı olması durumunda, bunların yanında mutlaka keşidecinin parafı olmalıdır. Bunlara dikkat edilmeyerek bir ödeme yapılması durumunda ise bu gibi fazla ödemelerden doğabilecek zarar hesap sahibine(müşteri) ait olmayıp bankaya aittir. Banka, fazla ödeme yapılana karşı ödediği parayı geri almak için ancak dava açabilir.
19-) Bir çekin karşılığı varsa banka bunu mutlaka ödemek zorunda mıdır?
Şubeye ibraz edilen karşılığı bulunan bir çek; şekli esaslara uygun, tahrif edilmemiş, silinti ve kazıntı yapılmamış, rakamla ve yazıyla yazılanlar birbirine uygun durumdaysa karşılığı ödenmek zorundadır. Bu çekin bir başka şubeye ve hatta takas yoluyla bir başka bankaya ibrazı da bu zorunluğu ortadan kaldırmaz.
20-) Bir çekin kısmi karşılığı varsa ödeme yapılır mı?
Çeki ibraz eden hamilin istemesi durumunda kısmi karşılık çek hamiline ödenmek zorundadır. Bu durumda; ‘Çek tutarından …………….TL ödenmiş olup ………………..TL sı için karşılığı yoktur.’ şeklinde bir ibare yazılıp tarih atılarak şube yetkililerince imzalanacaktır. Kısmi karşılığı bulunmadığı için arkası yazılan çek, hamile iade edilecektir . İade edilen çekin ön ve arka yüzlerinin bir fotokopisi alınarak ödeme fişine ek yapılması gerekli ve yararlıdır.
21-) Çeke aval verilir mi?
Bilindiği üzere, kambiyo senetlerinde bedelin ödenmesinin 3. bir kişi tarafından garanti edilmesine aval verme denilmektedir. Bu garantinin çek için de verilmesi mümkündür. Çeki ödeyecek muhatap banka hariç olmak üzere, bir başka gerçek ya da tüzel kişi, çekin ön yüzünde herhangi bir yeri imzalamak suretiyle aval verebilir. Aval beyanı alonj üzerine de yapılabilir.
Avalin geçerli olabilmesi için ‘aval içindir’, ‘bedeli garanti edilmiştir’ ve benzeri ifadeler yazılabileceği gibi hiç bir şey yazılmaksızın sadece çekin ön yüzünün keşideci dışında biri tarafından imzalanmış olması da yeterlidir.
22-) Yetkisiz bir temsilcinin çek keşide etmesi ya da aval vermesi durumunda hukuki durum nedir?
Bir çeki yetkisi olmadığı halde ya da yetkisini aşarak keşide eden ya da aval veren kişi, bu çekten dolayı bizzat kendisi sorumludur.
23-) Seyahat çeklerinin hukuki mahiyetleri nedir?
Seyahat çekleri, daha çok dış ülkelerde büyük bankalar tarafından bedelleri müşteriden peşin alınmak suretiyle tanzim edilerek müşteriye verilen ve bu bankanın tüm şubelerince ödenmesi mecburi olan çeklerdir. Bu çeklerde keşideci ve muhatap aynı bankadır. Lehdar ise müşterinin kendisidir. Seyahat çekleri, hukuken çek vasfında olmayıp havale emri mahiyetindedir.
24-) Euroçek nedir?
İlk önce Avrupa’da ortaya çıkan ve ülke içi uygulama alanı bulan euroçek, daha sonra uluslararası bir hüviyet kazanmıştır. Bu tip uygulamada, müşteriye çek karneleri ile birlikte hüviyet kartı niteliğinde olan ve bankanın her çek yaprağı için azami garantisini taşıyan çek kartı verilmektedir. Bu tip uygulama, ülkemizde de bir süredir uygulanan garantili çeklere benzemektedir.
Belli meblağa kadar garantili çekler, herhangi bir sebeple garanti edilen meblağı aşan şekilde keşide edilmişse hukuki durum, normal çeklerle benzerlik arzeder. Çekin garanti edilen tutar kadarı bankadan tahsil edilecek ve daha sonra bakiye kalan kısım için keşideciye müracaat edilecektir.
Kaynak : https://kanberkilinc.com.tr/cek-kullanimi-ile-ilgili-bilinmesi-gereken-unsurlar.htm