Bütçe Finansmanı
Bütçe dengesi konu olduğunda karşımıza iki tür denge çıkar:
(1) Bütçe dengesi,
(2) Nakit dengesi.
Bütçe dengesi bütçe gelirlerinden bütçe giderleri düşülerek bulunur. Gelirler giderlerden küçükse bütçe açığı ortaya çıkar. Bütçe dengesinde bütçe gelirleri tahsilat esasına yani kasaya giren para esas alınarak, bütçe giderleri ise tahakkuk esasına yani ödeme yapılmamış olsa bile gider kararına göre yazılır. Bütçe dengesinden henüz ödenemediği için emanete alınan paralar ile avans olarak ödendiği halde henüz bütçeye gider yazılmamış olan paraların düşülmesi (eklenmesi) ile nakit dengesine ulaşılır. Uzun dönemde bu iki denge birbirine eşitlense de anlık ölçümlerde farklı çıkabilir. Hazine’yi ilgilendiren nakit dengesidir. Çünkü finanse etmesi gereken miktar nakit gelir – gider farkıdır.
Aşağıdaki tablo; 2017 yılının Ocak ve Ağustos dönemindeki toplam merkezi yönetim bütçe ve nakit dengesi finansmanını gösteriyor (Kaynak: Hazine Müsteşarlığı web sitesi: https://www.hazine.gov.tr/tr-TR/Istatistik-Sunum-Sayfasi?mid=59&cid=12&nm=167)
Tabloya göre merkezi yönetimde bu yılın ilk 8 ayında 408,7 milyar TL tutarında gelir toplanmasına karşılık 433,8 milyar TL tutarında gider yapılmış ve dolayısıyla 25,2 milyar TL bütçe açığı oluşmuş bulunuyor (Tablonun 11. sırası.) Bu açığa emanetler ve avanslarla ilgili işlemler eklenip çıkarıldığında karşımıza 24,7 milyar TL’lik bir nakit açığı çıkıyor (Tablonun 15. sırası.) Demek ki ilk 8 aylık bütçe uygulaması sonucunda Hazinece borçlanılarak finanse edilmesi gereken 24,7 milyar TL tutarında bir nakit açığı oluşmuş bulunuyor. Hazine, bu açığı; 11 milyar TL’si dış, 44,6 milyar TL’si iç borçlanma olmak üzere toplam 55,6 milyar TL net borçlanma yaparak finanse etmiş görünüyor (Tablonun 17. sırası.) (Net borçlanma demek vadesi gelmiş borçları yeni borçlanmalarla ödemiş, üste elinde net olarak bu miktarlar kalmış demektir.)
Net borçlanma 55,6 milyar TL’den, nakit açığı (yani finansman ihtiyacı) olan 24,7 milyar TL’yi düşersek 30,9 milyar TL kalır. Buna bir de 0,2 milyar TL net borç verme eklenirse kasa/banka ve diğer işlemlerde duran para olan 31,1 milyar TL’ye ulaşılır (Tablonun son sırası.) (31,1 milyar TL’nin eksi işaret taşıması sizi yanıltmasın bu işaret kasa ve bankaya ilave edilen para demektir.)
Bu karışık gibi görünen hesabı basite indirerek özetleyelim: Merkezi yönetim bütçesi yılın ilk 8 ayında 24,7 milyar TL nakit açığı vermiş. Hazine, net olarak 55,6 milyar TL borçlanmış. Borçlandığı 55,6 milyar TL’nin 24,7 milyar TL’siyle açığını karşılamış. Kalan 31,1 milyar TL’yi kasasına ve banka hesaplarına koymuş.
Şimdi gelelim başlıktaki meseleye yani bütçe finansmanındaki tuhaflıklara. Finanse edilmesi gereken açık 24,7 milyar TL iken iç borç çevirme oranının yüzde 140’lara çıkmasına yol açacak şekilde 55,6 milyar TL net borçlanmaya gidiliyor. Orta Vadeli Programda enflasyonun düşeceği (dolayısıyla faizlerin de düşeceği) öngörüsü yapılmışken, faizlerin artmasına ve özel kesimin dışlanmasına yol açılmasına bakılmadan yüzde 11 dolayında bulunan yüksek faizle ihtiyaçtan fazla borçlanılıyor. Üstelik borçlanma için konulmuş bulunan limit aşılıyor ve limit artırımı için yasa çıkarılmaya çalışılıyor. Oldukça ilginç bir borçlanma programıyla karşı karşıyayız.